Bir saçma hikaye “Nuh Tufanı”
Çocukken size ne anlatırlarsa, onu heyecanla dinler ve inanırdınız. Bu neden böyle olurdu. Çünkü çok masumdunuz. Öyle bir masumiyetiniz vardı ki, anlatılanları hayal ederek inanırdınız. Hiç sormadan masumca. Hikayenin sonunu merak ederdiniz hep. Hikaye tamamlanınca, rahat nefes alırdınız, ve yüreğinizi huzur kaplardı. Evet keşke dünyada sadece çocuklar yaşasaydı, hiç savaş olmadan, sınırlar çizilmeden.
Ancak hikayeyi anlatanlar hep büyükler olmuştur. Bu hikayeleri size anlatabilirler ama büyüklerin büyüklere anlatması, onları inandırması zordur.
Çocuklar, bu dünyada savunmasız ana kuzularıdır. Büyükler bunu bilir. O yüzden sizi daha kuzuyken çalarlar. Çaldıkları kuzular büyürken, çocuk kalmaları söylenir, yani savunmasız ve hemen inanan. Büyüseniz de, her şey hakkında soru sorabilirdiniz ama hikayeler hakkında soru sormak olmazdı. Onlar çocukken siz okunmuştu ve hikaye öyleydi artık. Hikaye yine anlatılır ama her zaman ki gibi sual olmazdı.
Ama ısrarla sorma ihtimalinize karşı, Kırmızı Başlıklı Kız’ın sorularına verilen cevaplar gibi cevaplar da hazırdı zaten.
İşte Nuh Tufanı da tam da böyle bir hikaye.. Kim bilir ne zaman okunmuştu bu hikaye size. Ama bu yaşınıza kadar bu hikaye ile ilgili hiç suru sormadınz.
- Dünyadaki milyarlarca hayvan çifti gemiye nasıl sığdı?
- Gemideki milyarlarca hayvan 40 gün boyunca nasıl beslendi?
- Gemideki kurtlar, kuzularla nasıl yaşadı?
- Ağrı Dağı’na inen geminin içinden çıkan hayvanlar, Amerika Kıtası’na okyanusları aşıp geçebilirler miydi?
Bunlar yüzlerce sorudan sadece bir kaçı. Ama bu masal hakkında hiç soru sormadığınızı fark ettiyseniz, sizi kuzuyken çalanları suçlayabilirsiniz. Ancak şimdi geçmiş geçmişte kaldı. Büyüdünüz ve bu soruları artık sormalı, kandırılmış olmaktan kurtulmalısınız. İnceleme kaynakları için bize de ulaşabirlirsiniz.